Avusturya İslam Yasası’nın Avusturyalı Alevileri getirdiği son nokta…

 

Uzun yıllardır Avusturya’da varlığını sürdüren Alevi Kültür dernekleri Alevi inancının yasal statüye kavuşması çalışmalarını 2008/09 yıllarında başlatmıştır. Avusturya’daki Alevi kurumlarının çatı örgütü olan Avusturya Alevi Birlikleri Federasyonu 4 Nisan 2009 yılında Aleviliğin resmi din olarak tanınıp ve Avusturya’da anayasal statüye kavuşması için Avusturya Kültür bakanlığına başvuruda bulunmuştur. Avusturya Alevi Birlikleri Federasyonu (Federasyon) Avrupa Alevi Birliklerinin çatı örgütü Avrupa Alevi Birlikleri Kon-Federasyonu (Kon-federasyon) olan üst kuruma bağlıdır. Bu aşamada Federasyon beklemdiği bir sürpriz ile karşılaşır. Federasyonun bir alt organı olan Viyana Alevi Kültür Derneği, herhangi, bir açıklamada bulunmadan, üst kurumdan bağımsız hareket ederek, 23 Mart 2009 (iki hafta öncesinden) ayrı bir resmi başvuruda bulunmuştur. Bu gelişmeden sonra Avusturya Alevileri içinde ipler kopmaya başlar. Oldukça sancılı ve yoğun bir süreçten sonra iki kurum giderek saflarını belirler, birbirinden kopar ve hızlı bir kutuplaşmaya doğru gider. Artık bir yolda bir amaç için yürüyen Alevi kurumları değil, rakip diye bileceğimiz iki ayrı kurum vardır karşımızda.

İki başvuru neredeyse eş zamanlı sunulmuştur Avusturya Kültür Bakanlığının onayına. İki başvurunun içeriği aşağı yukarı aynıdır. Bir tek belirgin fark vardır, o da Viyana Alevi Kültür Derneği „Alevi-Islam İnanç Toplumu“ ismi altında resmi statüye kavuşmak ister, Federasyon ise „Alevi İnanç Toplumu“ olarak tanınmak ister. Bu süreçte „Alevilik İslam’ın içindedir, dışındadır“ tartışmaları alevlenir, derken her iki başvuru da Avusturya İslam Yasasına takılır. Avusturya Devleti İslamı 1912de tanımıştır ve İslam ile ilgili olan başvuruları Avusturya’da İslamı temsil eden İGGiÖye (Almanca: İslamische Glaubensgemeinschaft in Österreich) yönlendirir, derken bu sefer Alevi kurumlarının yöneticileri İGGiÖ ile karşı karşıya kalırlar. İGGiÖ açıkça Aleviliği İslam bünyesinde tanımalarının mümkün olamayacağını, çünkü Aleviliğin İslamın dışında bir inanç olduğunu, İslam ile çeliştiğini, şartlarını yerine getirmediğini, tek ve bir olan Allah’ı‚ Allah/Hak-Muhammed-Ali‘ üçlemesinde eşitlediğini söyler. Alevilik inancının tanınması için başvuru yapmış olan yöneticiler ise Sünni hegemonyasında yönetilen İGGiÖ’nün zaten bünyesine girmek istemezler. Bundan hareketle Viyana Alevi Kültür Derneği Avusturya İslam yasasının sadece belirli bir kesim Müslümanı kapsadığını ve de İGGiÖ‘nün Avusturya’daki Müslümanları temsil edebilecek tek kurum olmasının anti demokratik bir uygulama olduğunu ve bu anlamda Türkiye‘deki Diyanet İşleri Başkanlığına benzediğini savunarak, Avusturya Anayasa mahkemesine şikayette bulunur. Daha doğrusu bu konu ile yakın ilgisi olan bazı Kültür Bakanlığı müsteşarları tarafından yönlendirilmişlerdir. Böylelikle tartışmalar Aleviliğin İslamın içindedir veya dışındadır konusundan Avusturya İslam Yasasının sorgulanması noktasına kadar gelir. Avusturya Anayasası 1 Aralık 2010 tarihinde İslam yasasının yeterince kapsayıcı olmadığını açıklar, vede İGGiÖ’nün tek temsiliyet hakkını eleştirir. Buradan şöyle bir sonuç çıkar: Avusturya’da o zamana kadar güçlü bir konuma sahip olan İGGiÖ en çok da Alevilerin sayesinde, daha doğrusu Alevilerin vasıtası ve elçiliğinde zayıf duruma düşürülür. Viyana Alevi Kültür Derneğinin başvurusu 13 Aralık 2010 tarihinde öncelikle‚ Avusturya Alevi İslam İnanç Topluluğu‘ (İslamisch Alevitische Glaubensgemeinschaft in Österreich, İAGÖ) olarak yasal statüye kavuşturulur. Buradan faydalanarak kendilerini İGGiÖ’nün içinde yeterince temsil edilmediğini düşünen Avusturyalı Şiiler de ayrılırlar ve 1 Mart 2013 tarihinde ayrı bir yasal statü ile ‚Avusturya Islamcı Şii Topluluğu‘ (Almanca: Islamische-Schiitische Glaubensgemeinschaft in Österreich (Schia)) olarak tanınırlar. Bu andan itibaren Avusturya devletinin de son derece işine gelen bir durum olmuştur, o da Alevi yöneticilerinin Alevlik İslamın içindedir, dışındadır, neresindedir tartışmaları sonucunda arada uzun zamandır Avusturya devletini etkinliği ile rahatsız eden İGGiÖ’nün siyasal zeminde ayağının kaydırılması ve zayıf düşürülmesi olmuştur.

Bu saatten sonra artık Viyana Alevi Kültür Derneği ‚Avusturya Alevi İslam Topluluğu‘ adı altında Avusturya yasalarınca tanınan Alevi kurumu sıfatında resmi statünün getirilerinin mutluluğunu yaşamaya başlar ve artık elde ettiği haklarını organize etme konusunda işe koyulur. Burada ilginç bir ayrıntı daha var. „Alevi“ adının önündeki „İslam“ kelimesinden rahatsız olan taban, kurumun ilk heyecan ile yaptırıp kurumunun girişine astırmış olduğu tabelasından „İslam“ kelimesini sildirmesini zorunlu kılmıştır.

Bu arada kendi bünyesinde olan bir kurumun dürüst olmayan bu davranışı karşısında oldukça gerilen Federasyon, başvurusunda ısrar ederek 26 Aralık 2011 yılında haklarını aramak üzere Avusturya Anayasa Mahkemesine itiraz hakkını kullanır. Bu hamle bazı bürokratik eksikler yüzünden Anayasa tarafından İdari Mahkemeye sevk edilir. Bu süre zarfında Avusturya Alevi İslam İnanç Topluluğu 22 Mayıs 2013 tarihinde Avusturya’da resmi olarak resmi din statüsüne kavuşur. Ayrıca „Alevilik İslamdır-Değildir“ vede „İGGiÖ temsiliyet“ tartışmaları sürerken, arada bir de Avusturya’da Kürt Alevi Derneği olarak tanınan, ‚Demokratik Alevi Federasyonuna (FEDA)‘ bağlı olan kurumun başvurusu da 23 Ağustos 2013 tarihinde‚ Kadim Alevi İnancı‘ (Almanca: Alt-Alevitische Bekenntnisgemeinschaft) ismi ile Avusturya’da yasal statü kazanır. Son olarak 11 Mayıs 2015 tarihinde Federasyonun Aleviliğin tanınması için yapmış olduğu başvuru tekrar Avusturya İdari mahkemesinin kararı ile resmen reddedilmiştir. Bu bilgi toplum içine Kasım 2015 dolaylarında sızmıştır ve kamoyuna bildiri kurum yöneticileri tarafından Aralık 2015 civarında yapılmıştır. Aynı süreçte Viyana Alevi Kültür Derneği Avusturya‚ Alevi İslam İnanç Topluluğu‘ isminden‚ Avusturya Alevi İnanç Toplumu‘, kısaltılmış hali ile ALEVİ ismine (Almanca: Alevitische Glaubensgemeinschaft in Österreich) yatay geçiş yapmış bulunmaktadır. Bu şekilleri ile Avusturya’da Aleviliğin temsiliyetini almış ve de okullarda Alevi derslerinin verilmesi konusunda etkin olmaya hak kazanmış bulunmaktadırlar. Her türlü İslama dokundukları için de bu işi 1 Aralık 2010 tarihinde genişletilmiş İslam Yasası kapsamında İslamcı bilim insanları ve teologları ile birlikte yapacaklar. Federasyon’un itirazı da ve‚ zorunlu islamlaştırılma endişesi‘ da daha çok buraya yöneliktir.

Ne var ki bu konuya ilişkin gündeme son noktayı vuran Federasyon’un 27 Şubat 2016 tarihinde Viyanada organize etmiş olduğu‚ Zorunlu İslamlaştırılmaya karşıyız‘ mitingi olmuştur.

Bu süreçte bazı ilginç sorular belirginleşiyor; Avusturya devleti Sunniliği/Sunnileri; Şiiliği/Şiileri, Alevi-İslamı/Alevi-İslamcıları; Kürt/Kadim-Alevilerini tanıdı da Federasyon’un başvurusunu neden tanımıyor? Belkide en başta sorulması gereken soru şudur: Avusturya devleti Federasyon’un bir alt-kurumu olan Viyana Alevi Kültür Derneği’nin başvurusunu üst-kurumundan habersiz nasıl kabul etti? Avusturya devletinin son derece sorunlu olan ve hatta ciddi anlamda sorgulanması gereken bu Federasyon’u tanımama ve ignore etme tutumunu nereye koymalıyız?

Kadim Aleviler başvurularında Aleviliğin çıkış notkasını Zerdüşt dinine dayatıyorlar. Federasyon’un ve Viyana Alevi Kültür Derneği’nin başvuru metinlerinin neredeyse aynı olduğunu sadece isim, yani tanımlamada farklılık olduğunu söyleyen her tarafın bizzatihi yöneticileridir. İki tane aynı veya benzer kuruma ayrı ayrı bütçeden pay ayırmayı bir devlet istemez. Sorun buradan kaynaklanıyor olabilir mi acaba? Bu anlamda Federasyon’a bürokrasi tarafından ‚Alevi‘ değil de farklılık oluşturmak adına‚ Alewi‘ yazılımını kullanmaları doğrultusunda önerilerin yapıldığı söylentiler arasında mevcuttur.

„İslamın içinde, gölgesinde veya herhangi bir etkisinin altında kalmak istemiyoruz“ ve „İslam yasasının kapsamında tanınmak istemiyoruz“ diyen Federasyon yöneticileri 12 İmamları, Hz. Muhhammedi, Halife ve İmam Ali‘yi, Kuran-ı Kerim’i nereye koyuyorlar? Daha doğrusu eleştirdikleri ve benimsemedikleri Alevi-İslam inancı mensuplarının Alevilik hakkındaki fikirlerinin karşısına tam olarak neyi koyuyorlar? Her iki kurumun da başvuru metinlerinin – başlıkları hariç – içeriklerinin aynı olduğunu düşünürsek, nasıl bir alternatifi benimsiyor ve hedefliyorlar? Şu aralar Federasyon’un İslam yasasına karşı net bir çizgi belirlemek adına „Biz Aleviyiz! Müslüman değiliz!“ sloganı ile hukuki mücadeleye devam etme fikri söylentiler arasında yerini almakta. Bu bazi Alevi ileri gelenlerinin‚ Biz İslam’ın özüyüz‘ diyerek, diğer 2 milyar civarında İslam mensuplarını/Müslümanı garip bir duruma sokma sorunsalına benziyor.

Yakın zamanda yayınlanacak olan kitabımda da belirtmiş olduğum gibi, kanımca kendi içinde ortak akla ve iradeye sahip olmuş olan bir Alevi kitlesi kimse tarafından bir asimilasyon tehlikesini sorgulamaz. Aleviliğin İslam ile ilgili tutumu, durumu, ilgisi netliğe kavuşturulamadığı için, bu noktada sürekli bir polemik yaşamak zorunda kalmış durumdadır. „İslamın içindedir“ veya „dışındadır“ tartışmalarından daha çok Aleviliğin kendisinin ne olduğunu belirleme konusuna yoğunlaşılması daha verimli olurdu. Şu ana kadar bu yöndeki akademik çalışmalara olan ilgi, siyasi alanda mücadele veren kurum yöneticileri tarafından oldukça zayıf. ‘İslam’a alternatif bir Aleviliğin’ belirlenmesi konusunun altı doldurulamadığı için, Aleviliğin İslam egemenliğine geçme durumu kaçınılmaz görünüyor. Belkide bilimsel anlamda „Alevilikte İslam ne kadar var?“ „Nereye kadar var?“ sorusunu belirlemek, Aleviliğin kıstaslarını belirleme çalışmaları çerçevesinde, daha iyi sonuçlara sebep olabilirdi.

2009 yılında Avusturya’da Aleviliğin tanınma meseleleri tartışlırken‚ 72 millete bir nazarda bakarız‘ diyen bir öğretinin mensupları, en önce kendi içlerinde bir parçalanma yaşadılar. Bugün Avusturya’da üç büyük Alevi kurumu mevcuttur: Toplum içinde Kürt Alevi Derneği olarak bilinen, Alevi-İslam veya İslamcı-Aleviler olarak bilinen vede Federasyoncu Aleviler olarak bilinen guruplar.

Bugün Avusturya’da Alevi-İslam veya İslamcı-Aleviler olarak resmi statü elde etmiş olan Alevi yöneticileri, Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hegemonyasını eleştirme tutumlarında net olmayan bir tutum sergilemektedirler. Aslında Türkiye‘deki‚ Devlet’in/Devletçi Aleviler(i)‘ akımına gayet yakın duran bu kurum yöneticileri Aleviliği bir nevi Anadolu (Türk)Şiiliği olarak İslam üzerinden tanımlıyorlar. Bu guruba dahil olmak istemeyen Federasyon yöneticileri, Alevilik hakkındaki kendi düşüncelerini netleştirmelidirler. Federasyon İslamcı-Alevilerin geldikleri noktayı sorgulamak ile meşgulken, İslamcı-Aleviler Alevilik derslerinin düzenlemesi konusunda işe koyulmuş bulunuyorlar.

Federasyon yöneticileri İslamcı-Alevilerin yapmış oldukları hileli davranışı ile uğraşmaktan ve ‚İslam’ın içi, dışı‘ konuları ile meşgul olmaktan, bu gelişmelerin de dışında kaldılar. Ve son olarak „Müslüman değiliz“ diyerek İslamsız bir Aleviliği anlatmak da, „İslam’ın özüyüz“ diyerek hangi amacın güdüldüğünü anlaya bilmek de, ve en nihayetinde „Alevilik nedir?“ diye sorulduğunda da, bütün taraflar açısından net ve kapsayıcı bir cevap alabilmek de hala mümkün değildir…

Tarihi bazı bilgiler…

20 Mayıs 1874 tarinde Avusturya Macar Krallığına dahil olan Bosna-Hersekli Müslümanlar yasal olarak tanındılar. Avusturya Cumhuriyeti kurulduğunda ise 1912 yılında İslam yasası (Almanca: Islamgesetz) dahilinde Müslüman azınlık anayasal statü ve korumaya alındı. 1987 yılında Islam yasası sadece Hanefi mezhebini kapsamaktan öteye giderek diğer mezhepleri de dahiline aldı. 1979 yılında Avusturya’da İslam Din Topluluğu (İslamische Glaubensgemeinschaft in Österreich; İGGiÖ) kurulmuştur. 1988 yılında ise İGGiÖ Avusturya’da yaşayan tüm Müslümanları temsil eden tek kurum statüstüne kavuşmuştur.

1.3.2016, Viyana

Kızılbaş Dergisi Mart 2016

Ähnliche Beiträge

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert

Diese Website verwendet Akismet, um Spam zu reduzieren. Erfahre mehr darüber, wie deine Kommentardaten verarbeitet werden.